29.1.13

vurdu gol oldu...

Hellooo iğka' cı... Önümüzdeki 45 bilemedin 50 dakika boyunca beraber olacağız... Sen elinde not defterin , sabitleşmiş gülümsemen , kurumsal kıyafetinle kendinden emin bir şekilde görüşme odasına girerken ( ki bu görüşme odası genelde şirketin ne işle , hangi sektörle uğraşıyorsa artık, muhtemelen onunla ilgili bir isim almış olur ) ben de 10 dakika önce, elimde danışmadan verilen ve hemen şeklini şemalini incelediğim , nereme koysam rahat ederim , zincirini ne kadar uzun tutmuşlar vs.diye beni tonla hastalıklı düşünceye daldıran  ziyaretçi kartının rahatsızlığıyla , görüşmelerin olmazsa olmazı -karşındakinde güven samimiyet  huzur mutluluk ve bu çocuğu bu işe al dedirten - lacivert takım elbisemle ve  içeri girerken olmazsa olmaz ilk soru olan ne içersiniz sorusunun cevabı , vücud bulmuş hali , acı mı acı sade nescafemle uğraşıyorum... ( iç ses; iğka'cı:1 ben:0 ) Ve şimdiiiii öğrendiklerimizi masaya dökme zamanı... Ama tabi sabırlı olmalı ve bu maratona start verecek  kuru sıkı tabancanın  maytabı olan , istersem benim üniversiteden başlayarak bugüne kadar neler yaptığımı kısa bir şekilde özetlememle görüşmeyi resmen başlatabilir sen de o sırada cv' im üzerine kısa notlar alabilirsin... Ama ben anlatmak istemiyorum iğka' cı ... Zaten bunların hepsi hem de özet halinde önündeki kağıtta yazıyor... İçimden acaba kimse - isterseniz siz kendini anlatın  lafına istemiyorum demiş midir ? diye düşünürken kendimi eğitim hayatımı anlatırken buluyorum... Ruh saçmalarken beyin devralmış kontrolü , sen sus salak yakıcan kendini , neyse ben ezberden idare edicem , sen de kendini topla diyor... ( i.s.: beyin:1 ben :0 ) Anlattığın kendin olunca bir de bu anlattıklarını daha önceden kağıda da yazmış olunca bir yerden sonra ezberden gidebiliyorsun , bunu farkettim... Görüşmede bu süre bir nevi boş zaman gibi oluyor... Çünkü iğka' cı sen o sırada not almakla meşgulsun ya da kendini meşgul gösteriyorsun ... Belki de kalemini deniyorsun ya da yeni bir yazı stili... Belki cv' min yanına -cacık olmaz , sıkıldım , bla bla bla - yazıyorsun... Belki bunları görüşmeden sonra "kolig"lerine gösterip ofisin neşe kaynağı olacaksın... Ne yaparsan yap sen birşeylerle uğraşıyorsun iğka' cı ama ben ezberden gidiyorum , takılıyorum ya bildiğin ... ( i.s.: iğka' cı: 1 ben: 1 ) Bu bitince ise asıl şov başlıyor iğka' cı... Ve sen onca eğitimden , "kolig"lerinden , mentorunden , abilerinden , ablalarından öğrendiğin -adam eleyen , yetenek yakalayan , özellik bulan - sorularını soruyorsun... Öyle bariz değil tabi ki , sinsisin iğka' cı!! Aralara sıkıştırılmış ilk bakışta anlaşılmayan ya da amacı görülmeyecek şekilde bırakıyorsun bombaları... Bombayı bırakıyorsun ve bana da kırmızı mı yoksa yeşil kabloyu mu keseceğimi anlayabilmek  için 2 saniye bırakıyorsun... 2 saniye sessizlikten sonra doğru kabloyu kestim kestim kesemedim bomba bariz elimde patlıyor iğka' cı ...Görüşmenin sonunda  masadan kalıntılarımı kazırken - geldiğiniz için teşekkürler , sürecin olumlu devam etmesi halinde sizinle irtibat kuracağız - diyorsun sistematik bir şekilde... Ben de sana gülüyorum kalan bir kaç kalıntımla , - görüşmek üzere - diyorum... Ama biliyoruz ki ne süreç olumlu ilerleyecek ne de görüşeceğiz... ( i.s.: iğka' cı:2 ben: patlak ) ... Tabi illa patlayacağım diye birşey yok iğka' cı... Ben de az malın gözü değilim , elimi kolumu sallayarak gelmedim buraya... Ben de çalıştım sorulara , ben de hazırlandım , ben de asıl riskin bu kağıdı boş bırakmak olduğunu biliyorum ! Gönder bombaları diyorum , gönder de teker teker etkisiz hale getireyim hatta mümkünse düz kontak yaptırıp sana geri bırakayım diyorum iğka' cı , seni patlatayım ... Savaşa giriyoruz senle durup dururken iğka' cı... Daha 20 dakika önce beni güler yüzle karşılarken , içecek verirken , ben iki dirhem bir çekirdek iken işler bu kadar kısa sürede çirkinleşiyor... Bombalar patlıyor... Neden böyle olduk iğka' cı gerek var mıydı tüm bunlara... Demek ki var iğka' cı , bu savaş olmadan , bu bombalar patlamadan olmuyor bu işler demek ki... En tehlikeli dakikaları atlaktıktan sonra sakinliyoruz... Sen ,eğer ben istersem , pozisyonun özelliklerinden bahsetmek istiyorsun... Yine düşünüyorum , bu soruya da istemiyorum diyen var mıdır diye ... Ve sonuç olarak havada uçuşan onlarca - isterseniz - in aslında bir istememe seçeneği anlamına gelmeyeceğini anlıyorum...Burada olarak birçok şeyi istiyorum demiş oluyoruz demek ki iğka' cı... O yüzden sorma bana artık opsiyonel sorular , boşuna seçenek düşündürme, gel ezberden gidelim...   Sonra bakıyorum sen harbiden de ezberden gidiyorsun iğka' cı ... O kadar çok insanla görüşmüşsün ki pozisyon özellikleri deyince de sen otomatiğe bağlıyorsun ... Bu da senin boş zamanın görüşmedeki!! Ben ise birşeyler öğrenmek için , ve kurumsal kişiliğimin - o son dediğinizi anlamadım - gibi beni yetersiz , sağır , kafası ağır işleyen , salak , gerizekalı  anlamlarına çekebilecek bir soruyu sordurmayacağı için full dikkat dinliyorum seni iğka' cı ... Sen ise boş takılıyorsun ezberden iğka' cı... ( iğka' cı : 3 ben: 1 ) ... Bir yandan seni dinlerken senden yediğim 2 farklı yenilgiyi düşünüyorum... Çıkışta arayıp görüşmeyi soracak olanlara bu golleri nasıl yediğimi , suçun  ben de değil hakem de olduğunu anlatacak cümleler düşünüyorum... Artık görüşme bitti ben yavaştan kaçar , ulan erken de bitti oh biraz vakit kaldı bana  , akşam ne yesem gibi düşüncelere doğru yol alırken , sen yüzünde -daha duurr - bakışıyla , vaktim varsa  ve yine istersem! bir iki de ingilizce soru sorup ingilizce mülakatı da aradan çıkaralım diyorsun iğka' cı... ( iğka' cı:4 ben :1 ... ağlamak istiyorum sayın seyirciler... ) İstemiyorum lan !!  diyorum ... İstemiyorum !!!Madem soruyorsun aha söylüyorum ben de i-s-t-e-m-i-y-o-r-u-m !!! Kendimi - açıkçası hazırlanma şansım olmadı , diğer bir görüşme olursa tabi ki yapabiliriz - derken buluyorum... Ruhum kritik eşiğin sınırlarında dolanırken beynim yine kontolü ele almış... Bir yandan da senden bu kafayla bir cacık olmaz hacı diyor ... Sus lan!!!  Beynimle konuşurken buluyorum kendimi ve iyice dağılıyorum... ( iğka' cı 5 : ben : 1 ... yazık çok yazık sayın seyirciler... ) Vee 50 dakika doluyor iğka' cı ... El sıkışırken halen bu uzun zincirli ziyaretçi kartını ne yapsam diye düşünüyorum... Bir yandan artık bunu düşünmene gerek kalmadı birazdan bu kartı vericen uzzzuuuuuuuuuuuunn bir süre de görmeyeceksin diyorum ... Diğer yandan da kendime bu iğka' cı buradaki kısa kariyerimi  50 dakikada aday' dan  harbiden "ziyaretçi" yaptı diyorum ve gülüyorum kendime ... Kartı teslim edecekken acaba güvenliğin başına atıp koşarak kaçsam mı lan diyorum, şu sıkıntılı günüme heyecan olur , neşe olur... Tam kart ve güvenliğin kafası arasında gerekli ayarlamaları yaparken beynim yine devreye giriyor ve ehliyetin onda gerizekalı nereye kaçıyorsun diyor... ( güvenlik :1 ben : 0 ) ... Güvenliğe iyi günler derken telefonum çalıyor ... Mağrur ve gururlu bir ifadeyle telefonu açıyorum ve ilk açıklamamı yapıyorum; elimizden geleni yaptık ama maalesef bu hakemlerle çok zor!!!... 





--------------------------------------------------------------------------------------------
1d3i1p@gmail.com