13.12.12

özgür...

Özgür değil miyiz ? 
Özgürüz bal gibi... 
Tamam ufak tefek birkaç nokta var bunların haricinde özgürüz yani... ( iç ses : ne diyorum ben hiçbir fikrim yok !? ) Tamam ofise girerken , çıkarken , işemeye giderken , kahve molası verirken kart okutmamız lazım yoksa kapılar , turnikeler açılmaz , giremeyiz çıkamayız hiçbir yere... Yani her zaman ben buradayım demek durumundayız birilerine... Eğer kart okutmuyorsunuz muhtemelen daha ufak bir organizasyon içindesiniz demektir yada sizi bir şekilde zaten takip eden bir sistem kurmuşlardır çoktandır demektir... Ne diyorduk , özgürüz biz... Canımız sadece hava alıp kahve içmek istediğinde o yüzden canımız çok sıkkın gibi yaparız ki çevremizdekiler " canı sıkıldı bir şeye , kahve içsin tabi kendine gelsin bi" desin... O yüzdendir ki suratımızda hep bir " off ben çok yoğunum yaaa "  " bütün dertler bende " şekli oturmuştur artık... Neydi ? Evet biz özgürüz , bir de canımız kahve içmek istedi... Bazen de bunu yapmak için yavşaklık moduna geçeriz... Bknz ; Yavşaklık Mode is On --> Aa aa senin canın mı sıkkın ? Hadi gel kahve içelim , bir hava alalım kendine gelirsin...  Dışarıya da - kendim için değil şu çocuk biraz düzelsin , morali yerine gelsin diye yapıyorum herşeyi bakışı - ... Görev Tamam! Gelsin kahve , solunsun temiz hava... Ama mümkünse 10 dakikayı geçmesin lütfen ... Zaten vücut saatlerimiz otomatiğe bağlamıştır çoktan , 10 dakika sonra başın gtün oynamaya , kafanın içinde tilkiler dolanmaya başlar... Lan gideyim artık biri bişey diyecek sonra onun afrasını tafrasını çekmeyimler... Ne diyordum özgürüz biz yaa... O kadar özgürüz ki bir günde iki defa 15 dakikalık ara verip " haylazlık " yapsak , akşamına, haftasonuna arkadaşa , eşe dosta " la ben ne pçim hee" diye anlatıp, " bu kadar dağıtıyorum  ama yine de beni kovmuyorlar galba beni seviyorlar " a kadar gelen geyikler yapıyoruz mutlulukla , inanarak ... Ama özgürüz biz ya merak etmeyin... O yüzden de o gün gerçekten yataktan çıkmaz istemezsin , hiçbir şeyin yoktur aslında ama içinden hiçbir şey yapmak gelmez hele işe gitmek çalışmak ... Hiçbir şey... Ama o kadar özgürüzdür ki " bugün gerçekten canım istemiyor , gelemeyeceğim diyemeyiz" ... Ya - galiba hasta olacağızdır - ya da - çoktan olmuşuzdur bir kırgınlığımız vardır - ... Bir de konuşmanın sonuna yemi de attık mı - durumuma bakıcam , iyi hissedersem gelicem - diye tamamdır... Anca o zaman yatabilir ve ruhsal çöküntümüzü -ağız tadıyla- yaşayabiliriz... Çünkü özgürüzdür biz...  Dedikleri saatte yemek yer dedikleri saatte dinleniriz... Hatta dedikleri tarihlerde tatile çıkarız... O kadar özgürüz ki mailimizin yazı karakterini , rengini bile önceden bize söylerler... Cumartesi - Pazar' ımızda bile çalışırız , ofiste yada evden... Yılbaşını bile , öyle ayarladıkları için , Yılbaşından 15 - 20 gün önce kutlarız... O kadar kendimizden geçeriz ki o gece saat 12'ye gelirken 10' dan geriye saniyeleri sayarız... Hoş gerçi gerçekten yılbaşı günü kutlama yapsalar kim gelir o da ayrı... İnsan sonuçta böyle özelimsi günlerde "sevdikleriyle" beraber olmak istiyor... Sevmiyor musun yoksa sen ofisini bakiiimm ?? Onu da zorunlu yapsalar yine toplarlar bizi o da ayrı... Çünkü biz özgürüzdür... Bize " tamam sen gidebilirsin " dedikleri zaman diliminde , yani bize ihtiyaçları olmadığında , istediğimizi yapmamıza olanak sağlayan parayı verirler çünkü... Bizim özgürlüğümüz o paradır... Zokaların en katmerlisinin yutulduğu dönemlerden birine denk gelmişiz ne yapalım ? Özgürlüğümüzü , paramız ile yapabildiğimiz şeyler ile ölçer olmuşuz... Ve herkes buna sıkısıkıya bağlanmış... Çünkü her insanın üstünde başka bir insan var mutlaka ...Senin üstündeki de başkasına bağlı , o da başkasına...  Sistem bir şekilde bu haline gelmiş... Ve en altından en üst taraftakilere kadar herkes daha fazla " özgürlük" kazanma peşinde...  Zokayı yutmuşuz bir şekilde... Belki de  o yüzden de hep bir kopma , hep bir eller havaya halini arar olmuşuz... Oltaya takılan balık nasıl debelenirse , bizim de debelenmemiz o halde olmaktır belki... (i.s.:zaten gerçekten balığın debelendiği gibi debelensek çok fena olur hee...  ) Debelenerek , hoplayarak , zıplayarak  özgür    hayatımızı yaşamak için deşarj olmaya çalışırız... Yani o kadar özgürüzdür ki , offf... Deşarj olmadan yapamamaktayızdır... Neydi ? Özgürüz biz ... Valla bak... Hadi iki bira iç , yüzünü yıka...