7.12.12

ofis bebekleri...

Merhaba ofis bebekleri...
Siz bizi tanımaz, bilmez, hatırlamazsınız... Ama biz sizi çok iyi tanırız... Hatta öyle tanırız ki nerdeyse kendi ailemizin bir ferdi , bizden birisinizdir... Evet bizler sizin annenizin , babanızın , teyzenizin çalışma arkadaşlarıyız... Ve doğmadan yaklaşık 3 ay önceden eşşşşek ( iç ses: evet 3 "ş" iyi oldu ) boyutuna gelene kadar ( iç ses: neden büyüme evresi olarak eşek '  i seçmişler lan acaba ? ) sizlerin her evrenizi takip ettik... Takip etmekle kalmayıp , annenizle babanızla şaşırdık , "hadi canım" dedik , " ay çok güldüm deyip" kendimizden geçtik, doğmadan önce anneniz izne çıkacağı gün toplanıp pastalar , bebek kıyafetleri ve türlü espriler içeren hediyeler aldık, vedalar hazırladık , türlü yavşaklıklar yaptık... Doğdunuz , hastaneye geldik yine toplaşarak aldığımız altını taktık... Bazılarımız işlerimizi bırakamadık ve gelemediğimiz için gelen kişilerle özürlerimizi ilettik ( i.s.: bildiğin satış lan ) ama mutlaka eve geleceğimizi söyledik ( i.s.: o daha da büyük yalan ) , size bakarak annenize babanıza artık o an odada ailede kim varsa ona benzettik , aile büyüklerinle tanıştık muhabbet ettik ( i.s.: ortamlara gelll )... İçimizden sana saydırdık.... Sonra sen hastaneden çıktın eve geçtin... İlk fotoğrafların geldi maillerle şirket içinde dolandı... Hepimiz " ayy çoook tatlııı" , "yerim ben bunu yaa" , " bu yaramaz olacak bakışlarından belli " yorumları yapıp mailleri "reply to all" yaptık ( i.s.: bende sizdenim diyorsun ) ... Ve sonra en kötüsü oldu... Anneniz babanız teyzeniz , ofise geldi, çalışmaya... (i.s. : ne çalışması yaaaa ) Ve işte biz sizin evde hergün ne yediğini , ne içtiğini , ne kadar sıçtığını dinlemeye başladık . Hem de nasıl dikkatli dinledik... Çünkü seni bize öyle heyecanla anlayıtorlardı ki , "eee  normal ki bu " desen anında anne babadan dayak tırmık bilimum şey yer , ortamdan aforoz edilir ( i.s.: çok da umurunda olur mu lan ? ) dışlanır , sevilmezsin... Seni öyle anlatıyorlardı ki gerçekten söylediklerinin büyüsüne kapılmamak elde değildi , ofis bebeği... Mesela öyle bir sıçtığını anlatıyorlardı ki sanki altın sıçıyorsun , öyle bir agu diyordun ki sanki agu değil transformatör diyorsun ( i.s: transformatör neyy yaa ? ) , öyle bir emekliyordun ki sanki emeklemiyorsun uçuyorsun anasını satayım... Yani en azından mantıklı bir insanoğlu olarak ben (i.s.: sen ?) , bu kadar heyecanlı olarak anlatılabilecek şeylerin bunlar olduğuna inanıyordum... Taa ki sen ortaya çıkana kadar ofis bebeği... Artık benim için tüm bu insan evladının normal gelişme süreci , " ohaa " , "gerçekten mi?? ", "vay bee"... Bir de ofis bebekleri hele sizle  yakın zamanlarda doğmuş başka ofis bebekleri de varsa gelsin diğer bir süperingen konu... "Seni benim çocuğa alıcam" lar ve tonla türevi ortamda havada uçulur , yine bir dolu kahkaha , yine bir dolu neşe , yine bir dolu eğlence vardır artık ortamda... Ofis bir neşe yuvasıdır ve tabi ki hepsi senin sayendedir ofis bebeği... Bu bile ne kadar inanılmaz olduğunun göstergesidir bence... Ama herşey daha bitmemiştir ofis bebeği... En kötüsü en sonda olur... Resmi tatildir... Ama şu devlet kurumlarının tatil olup bankaların ve birçok özel işletmenin açık olduğu tatillerdendir... Yaa işte şu yarım günlerin , 1,5 günlerin birleştirildiği , yapabilene 9 gün tatil olan - sanki bir daha hiç çalışmaya  o ofise geri gelmeyeceksine Cuma günü bir sevgi kelebeği olarak uçarak , artis artis çıktığın - tatillerdendir... Senin annen baban ve biz 9 günü bağlayamamış , tam tersi çekirdek kadro denen herhangi bir çekirdeği doldurduğu henüz görülmemiş  aktivite içine hapsolmuşuzdur... Vee sen annenin babanın eline tutuşturulup ofise gönderilmişsindir ofis bebeği...  Olabildiğine sevimsiz , alabildiğine şımarıksındır... Yarım saat sessiz oturduktan sonra gerçek yüzünü göstermeye başlamışsındır... Evden getirdiğin iki üç oyuncak önce annenin babanın masasında oynanırken artık tüm ofis senin oyun alanındır... Yavaş yavaş  diğer çekirdek kadro çalışanlarına yavşarsın arabanı bebeğini onların masasında oynatır ağırdan ağırdan o oyuncaklarla klavyeleri mouseları taciz edip dikkat çekmeye çalışırsın ... Bakıncada bir yerlere saklanır çaktırmadan geri bakarsın... İki dakika sonra yine aynı oyunlar için geri gelirsin... Tam ağzının ortasına bir tane oturtmalıksındır... O yüzden de tüm samimiyetimizle sana " neler yapıyorsun bakalım , araban mı var senin ? Vuu çok havalıymış " deriz sırıtan ağzımızla... Baban annen de gelir ne güzel oynuyorsun abiyle /  ablayla derler... Mutlu bir ofis ailesi olmuşuzdur anlamsız ve ihtimalsiz bir şekilde... Hee diyebilirsin ki ofis abisi/ ofis ablası beni de getirmeselermiş kodumun ofisine , canım sıkılıyor... Tabi sen de haklısın ofis bebeği ama işte seni ailen öyle bir anlattı ki kendilerince seni ofise getirince hemen bir bilgisayarı açıcan iki kod yazıcan bir rapor hazırlıcan bir sunum yapıcan filan sanıyorlar herhalde ?? Sonuçta sen zamamında agu demiş , emeklemiş sonra da "dede" demiş bir gelişkin canlısın ofis bebeği...O yüzden sana, annene/babana çaktırmadan çakmadan önce, beni rahat bırak ofis bebeği... Kendine iyi bak... Kib... Bye...